13 Aralık 2007 Perşembe

ASPIRAS


Köyün batı tarafında suyu gür iki çeşme vardır. Birisinin adı Kavak Pınarı, diğerinin adı ise Aslanı (Aslanlı) dır. Aslanı'nın suyu daha gürdür. Yanında su olukları, çamaşır yıkamak için düz 1-2 m2 civarında taşlar vardır. Bu taşlar üzerinde köylü kadınlarımız çamaşır yıkarlardı. Su oluklarında ise buğday, arpa, fiğ gibi tahıllar yıkanırdı. Bu çeşmeye Aslanı ( Aslanlı) denmesinin nedeni orada bir Aslan Heykeli'nin bulunması idi. Ama şimdi o aslan yok. Bizim küçüklüğümüzde o zaman ki büyüklerimizin anlattıklarına göre heykel ile oyun oynar, onun sırtına binerlermiş. Sonra şehirden bir araba gelmiş, alıp götürmüşler. Şimdi o Aslan Heykeli Kastamönu Müzesi bahçesinde bulunuyor. Yanında da Tosya'dan getirildiğini yazıyorlar. Köyümüzün adı yok.

Bunu neden yazdığıma gelince; Eskiden köyümüzde yüksek kademeden birilerinin bulunduğunu söylemek istiyorum.

Kastamonu'da okurken bir Gözlüklü Teyze vardı. Çok ekmeğini yedim. Kabrinde rahat etsin, O'nun beyi Abdullah Amca emekli komserdi. Konuşmamızda nereli olduğumu sordu. Bende Tosya'nın Aspıras (Kayaönü) köyünden olduğumu söyleyince bizim de bildiğimiz öyküyü anlattı.

Zamanında köyümüzde Paşa yaşarmış. O da köylüler gibi çiftçilik yapar, hayvan beslermiş. Hayvanlar sıraya göre tüm köylüler tarafından güdülürmüş (otlatılırmış). Sıra Paşa'ya gelmiş. Köylüler Paşa'ya " Haydi sıra sende" diyerek hayvanları otlatmasını istemişler. Paşa ne kadar gitmek istemese de mecbur kalmış. Sabahleyin almış eline sopayı, sırtına azığını, katmış önüne hayvanları otlatmaya götürmüş. O gün akşamı etmişhayvanlarla. Sığırları akşam teslim ettikten sonra köylülere bir duyuru yapmış. Bu duyuru da "Yarın kimse bir yere gitmeyecek, köy meydanında toplanacaklar" demiş. Sabah köylüler toplanmış meydanda. Paşa'yı çobanlık için zorlayanları bir yere toplamış. Bir darağacı kurdurmuş. Başlamış astırmaya. As, as, as bire as, AS BİRE AS diyerek elebaşıları astırmış. Köyümüzün adı da buradan gelmiş. Böylece ASPIRAS olmuş.
(Resimde Aslalı'nın bulunduğu yer görülüyor.)

Bu ad hep böyle söylenir. Biz adından memnunduk ama memnun olmayanlar değiştirdiler. Bir tarihi de tarihe gömdiler. Bana bu olayı devlet görevlisi anlatmıştı.

Hiç yorum yok: